-->

4 Ağustos 2013

The Division Oyunu Ön İncelemesi Yorum yok

Tom Clancy adını belki de edebiyat dünyasından çok, oyun dünyası biliyor artık. Adını taşıyan oyunları Rainbow Six’in ilk oyunundan beri takip etme şansına eriştim. Ne yazık ki o acımasız taktik aksiyon/FPS oyunlarının zamanla, eşek kadar sembollerle “BURAYA GİTMELİSİNİZ” diye ipuçları içeren, Call of Duty kopyalarına dönüşmesine şahit oldum. Splinter Cell bile, Conviction’dan itibaren, alışılageldik çizginin dışına çıkmış ve Tom Clancy ismi, artık piyasa oyunların başına yerleşir olmuştu.
PlayStation 4 ve XBOX ONE’ın piyasaya çıkmalarıyla resmen başlayacak yeni nesil şimdiden avuçlarımızı kaşındırıyor. E3 2013′le birlikte sahneye çıkan pek çok yapım, bu konsollar için para biriktirme dürtüsü uyandırıyor. Ubisoft’un İsveç’teki stüdyosu Massive Entertainment tarafından geliştirilen The Division, hiç şüphe yok ki bu şovun öncü isimlerinden. Açık bir dünyada geçecek olan oyun, yeni konsollardaki online denemelerine yeni bir soluk getirecek gibi görünüyor.
the division The Division Ön İncelemeÖncelikle Massive Entertainment kimdir biraz göz atalım. İsveç’in Malmö kentinde yer alan firma, 1997 yılında kurulmuş. Ground Control ve World in Conflict gibi, RTS türüne yenilikler getiren iki seriden sonra, Assassin’s Creed: Revelations ve Far Cry 3′ün geliştirilmesine katkıda bulunmuşlar. Yani The Division’un arkasındaki kadro, hem FPS hem de RTS türünde oldukça tecrübeli, bu sayede yaratacakları online taktik aksiyon ortamının da potansiyeli epey yüksek diyebiliriz. Tabii aksiyon aksiyon derken şunu da unutmayalım; oyun aslında bir RYO olacak.
Oyunumuz, 2001′de ABD hükümeti tarafından, bir salgın hastalık simülasyonu olarak düzenlemiş Operation Dark Winter’ın gerçek hayata uyarlanmış hali üzerine kurulmuş. Oyunda, 2007′de George Bush tarafından imzalanan Directive 51 kanunu uyarınca, felaket durumunda Amerikan hükümetinin devamlılığını sağlayacak The Division adlı kuruluşun ajanlarından birini canlandıracağız. Oyunun hikayesine göre, salgın başlamış; ama, The Division ajanları bunun önüne geçememiştir. New York hem kara kışa hem de bu salgına teslim olmuştur. Artık kaosun hüküm sürdüğü bir adadan farksız olan New York’u düzene sokmak yine The Division ajanlarının sorumluluğundadır.
Tahmin edeceğiniz üzere, oyunun temel ögesi hayatta kalmak olacak. Yine sınırlı kaynaklar ve cephane ile yaşam mücadelesi veriyor olacağız. Oyunda en önemli yardımcımız, kol saatimiz. Pipboy’u andıran bu kol saati ile envanterimizi görüntüleyebiliyor, haritayı açabiliyor, yeteneklerimizi elden geçirebiliyor ve bunun gibi pek çok şey yapabiliyoruz. Yeri geldiğinde silahlarımızı ve yeteneklerimizi çatışmalarda konuşturmamız gerekiyor. Mesela oyunun bir kısmında, “çapulcular tarafından” işgal edilen bir binayı kurtarmak için çatışmaya giriyor, ardından hem ölenlerden hem de binadan çeşitli ganimetler toplayabiliyoruz.
Yazıyı Paylaş

[Ne Demişler] Hiç yorum yok

Copright 2013 - Site içerisindeki içerikler izinsiz kopyalanamaz.

Bu site Blogger alt yapısı kullanılarak yapılmıştır.